Turkish Stories for Turkish Learners
By following these podcasts, you can improve your Turkish language. Equip your headphones and listen to these podcasts in your free time, even while walking, sleeping, driving, cycling, and more. These podcasts will be beneficial in your understanding of the Turkish language. We advise all who learned Turkish at the basic level.
Episodes
Wednesday Jul 26, 2023
Hayırlı Evlat / Turkish Stories
Wednesday Jul 26, 2023
Wednesday Jul 26, 2023
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde... Develer tellal iken, pireler berber iken... Uzak ülkelerden birinde zengin bir adam varmış. İhtiyarlayan zengin adam bir gün üç oğlunu yanına çağırmış. Onlara şöyle demiş:– Canım oğullarım! Artık yaşlandım, ne kadar yaşayacağım belli değil. Öldükten sonra mallarım içinkavga etmenizi istemiyorum. Bu yüzden mallarımı ölmeden önce aranızda paylaştıracağım. Her birinizeüç kese altın vereceğim. İstediğiniz yere gidin ve üç yıldan önce dönmeyin. Üç yıl sonra geldiğinizdehanginizin yaptıklarını beğenirsem mallarımı ona vereceğim.Bu sözlerden sonra üç oğul da hazırlıklarını tamamlayıp babalarıyla vedalaşmışlar. Atlarına binipuzaklaşmışlar. Üç delikanlı az gitmiş uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş. Önlerine üç ayrı yol çıkmış. Her birifarklı bir yola gitmiş.Üç yılın sonunda hepsi babalarının yanına dönmüş. Büyük kardeş kırk atlı askerle, ortanca kardeşyüz deveyle, küçük kardeş de kırk katırın üstündeki kırk çocukla gelmiş. Hepsi babalarının elini öpmüş.İhtiyar adam:– Sevgili oğullarım, şimdi üç yıldır neler yaptığınızı bana anlatın, demiş.Önce büyük kardeş söze başlamış:– Büyük bir ormanda yaşayan insanlarla tanıştım. Burada kırk yiğidi kendime asker seçtim. Verdiğin paralarla at ve kılıç aldım. Onlara ata binmeyi ve kılıç kullanmayı öğrettim. Senin vereceğin malları onlarla koruyacağım.Sonra ortanca kardeş anlatmaya başlamış:– Bolluk ve bereket içinde bir yere gittim. Senin verdiğin altınlarla yüz deve aldım. Onları burada satıp daha fazla para kazanacağım.Sıra küçük kardeşe gelmiş:– Çok büyük bir ırmağın kenarına gittim. Bu azgın ırmağın nice gelinleri dul, çocukları yetim bıraktığını öğrendim. Verdiğin altınlarla ırmağın üzerine köprü yaptırdım. Yetim kalan kırk çocuğu da yanımda getirdim. Mal ve paralarını kime verirsen yetimlere o baksın.Onlar millete faydalı insanlar olsun. Babası küçük oğlunu yanına çağırmış. Onu yanaklarından öpmüş:– Benim kendi küçük fakat aklı ve gönlü büyük oğlum. Senin yaptığın işi çok beğendim. Bu yüzden mallarımı ve paralarımı sana veriyorum. Büyük ağabeyinin askerleri seni koruyacak. Ortanca ağabeyin de develeriyle verdiğin işleri yapacak. Sen yaptığın işle bunu hak ettin. İki ağabey de küçük kardeşlerini takdir etmişler. Boynuna sarılıp onu kutlamışlar. Üç kardeş o günden sonra mutlu bir hayat yaşamışlar.
Wednesday Jul 19, 2023
Körebe Şarkısı / Turkish Songs
Wednesday Jul 19, 2023
Wednesday Jul 19, 2023
Körebe Şarkısı /Turkish Songs
Saturday Jul 15, 2023
Tek Kollu Şampiyon / Turkish Stories
Saturday Jul 15, 2023
Saturday Jul 15, 2023
Tek Kollu Şampiyon / Turkish Stories
Wednesday Jul 12, 2023
Almanya’da Spor Kültürü / Turkish Stories
Wednesday Jul 12, 2023
Wednesday Jul 12, 2023
Almanya’da Spor Kültürü
Almanlar, sporu seven bir millettir. Sporun dünyada en yaygın olduğu ülkelerden biri de Almanya’dır.Sporun insan hayatına bu kadar girdiği ülkeler çok azdır.Almanya’da altyapıya çok önem verilir. Her yerleşim bölgesinde açık ve kapalı spor salonları vardır.Çocuklar, küçük yaşlardan itibaren spora özendirilir ve desteklenir. Futbol dışında özellikle jimnastik,masa tenisi, voleybol, hentbol, buz hokeyi ve yüzme çok popülerdir. Çocuklar, hafta sonlarını aileleriyle birlikte jimnastik ve yürüyüş yaparak değerlendirirler. Yeni doğan bebekler bile, çocuklar için hazırlanmış havuzlarda anne babalarıyla birlikte havuza girerek suyla tanışırlar. Almanya’da yüzme bilmeyen insan çok azdır.Alman hükümeti, spora çok önem verir. Spora kabiliyeti olan çocuklar 5-6 yaşlarında tespit edilir. Bu çocuklar,küçük yaştan itibaren antrenörler tarafından yetiştirilir. Bu ülkede insanlar, sporun her çeşidini yapma imkânınasahiptir. Gerek olimpiyat oyunlarında gerekse dünya şampiyonalarında Almanya her zaman en üst sıralardadır
Almanlar, sporu zengin olmak ya da meşhur olmak için yapmazlar. Bu ülkede devlet, başarılıolan sporcuları maddi ve manevi yönden destekler. Almanya’da özellikle futbol çok önemli bir spordur. Alman Millî Futbol Takımı; 1954, 1974 ve 1990 Dünya Futbol Şampiyonası’nı kazanmıştır. Ayrıca1972, 1980 ve 1996’da Avrupa futbol şampiyonu olmuştur. Alman futbol kulüpleri, uluslararası şampiyonalarda büyük başarılar elde etmiştir.Almanya’da; Franz Beckenbauer, Sepp Maier, Gerd Müller, Brigel, Jürgen Klinsmann, Michael Ballack gibi efsane futbolcular yetişmiştir. Almanya’nın dünyaya tanıtımında spor çok önemli bir araçtır.DerleyenSezgin Akçay
Saturday Jul 08, 2023
Oyun ve Arkadaşlık / Turkish Stories
Saturday Jul 08, 2023
Saturday Jul 08, 2023
Oyun ve ArkadaşlıkBeyaz Kale, mahallenin en büyük apartmanıydı. Bu apartman, tıpkı bir kaleye benziyordu.Çocuklar, apartmanın çimenle kaplı ön bahçesinde oyun oynayamıyorlardı. Arka bahçe, iki basketbolsahası ve üç küçük salıncağıyla çocukların günlerini geçirdikleri tek yerdi.Beyaz Kale’de oturan çocuklar, yalnız kendi aralarında oyun oynarlardı. Yabancı çocuklarla pek oynamazlardı. İşte bunun için Çetin’in kendini onlara kabul ettirmesi çok zor oldu. Apartmana taşındıklarının ikinci günü bahçeye çıkmış, basketbol oynayan çocuklara katılmak istemişti. Çocuklar, Çetin’i görmezden gelmiş, onun kenarda sessizce durmasına bile aldırmamışlardı. Kimseye belli etmemişti ama Çetin’in canı çok sıkılmıştı.Eve girince anneannesi neler olduğunu hemen anladı. Sevgiyle torununa yaklaştı: “Biraz sağduyu,bol hoşgörü ve sabır. Göreceksin her şey yoluna girecek.” dedi. Çetin’in başını avuçlarının içine aldı.“Arkadaşlıklar zor kazanılır ama bir kazanıldı mı kolay kolay kaybedilmez.”Ertesi gün, kolunun altına kaykayını sıkıştıran Çetin, anneannesinin sözlerini düşünerek asansörebindi. Bahçeye çıkar çıkmaz Korkut yanına geldi. Bahçede hangi oyunları kimlerin oynayacağına hep okarar verirdi. Çetin’e sert bir sesle: “Burada her şey ortaktır.” dedi ve kolunun altındaki kaykayı alıverdi.Arkasında duran Mete’ye uzattı. “Haydi Mete! Biraz dolaş.”Çetin, hiç sesini çıkarmadı. Yürüdü ve az ileride duran basketbol topunu aldı. “İyi, madem her şeyortak, bu top da şimdilik benim.” diyerek oynamaya başladı. Zıplıyor, uçuyor, potaya attığı toplar basketoluyordu. Bütün hünerlerini sergiledikten sonra topu Korkut’a attı. “Kaykayım sizde kalsın, sonra alırım.” dedi ve şarkı söyleyerek oradan uzaklaştı.Günler geçmiş, çocuklarla Çetin arasında güzel bir arkadaşlık oluşmuştu. Çocuklar, oynarken Çetin’i de aralarına çağırıyorlardı. Başta ona sert davranan Korkut da aslında Çetin’i beğeniyordu. Bazen kıskançlığı iyi duygularının önüne geçse de bu duygusunu yenmeyi başarmıştı. Çetin’in de aralarına katılmasıyla artık takım oyunları daha eğlenceli hâle gelmişti. En önemlisi Beyaz Kale’nin çocukları komşu apartmanlarda oturan yaşıtlarıyla da oyun oynuyorlardı. Çetin, hayatından memnundu. Galiba anneannesi haklıydı. Biraz sağ duyu, bol hoşgörü ve sabır her şeyi çözmüştü.Zeynep Cemali
Wednesday Jul 05, 2023
Körebe / Turkish Stories
Wednesday Jul 05, 2023
Wednesday Jul 05, 2023
Körebe
Körebe, geleneksel çocuk oyunlarımız arasında yer alan çok güzel bir oyundur. Günümüzde bu oyun,yalnızca kırsal alanda teknolojik imkânlardan uzak kalmış çocukların oynadığı bir oyun hâline gelmiştir.Gelişen teknolojiyle beraber oyun kültürümüzde ciddi bir değişim yaşandı. Yaygınlaşan bilgisayar oyunları geleneksel çocuk oyunlarımızın yerini aldı. Türkiye’nin her yerinde çocukların sıklıkla oynadıkları bir oyun olan Körebe, bugün maalesef şehirlerde unutulma aşamasına geldi.Peki, geleneksel çocuk oyunlarımız arasında yer alan Körebe nasıl oynanır?Körebe, çocukların grup hâlinde oynadıkları ve eğlenceli vakit geçirdikleri bir oyundur. Körebe olarakadlandırılan oyuncunun gözleri bir mendil veya bez parçası ile bağlanır. Körebe, etrafını göremeyecekduruma gelir. Diğer oyuncular, körebenin etrafında dolaşmaya başlar ve ona dokunurlar. Körebe iseonları yakalamaya çalışır. Körebe, aynı zamanda dokunduğu oyuncunun ismini söylemek zorundadır.Eğer tuttuğu kişinin ismini yanlış söyler ise ebelik devam eder. Doğru ismi söylerse ebelikten kurtulur,yakaladığı oyuncu ebe olarak oyunu sürdürür.Oyun bu şekilde devam eder ve çocuklar neşeli vakit geçirirler.Zambak Türkçe
Saturday Jul 01, 2023
Saturday Jun 24, 2023
İstekler Bir Diller Ayrı / Turkish Stories
Saturday Jun 24, 2023
Saturday Jun 24, 2023
İstekler Bir Diller Ayrı / Turkish Stoires
Wednesday Jun 21, 2023
Türkçemiz / Turkish Stories
Wednesday Jun 21, 2023
Wednesday Jun 21, 2023
Türkçemiz
Türkçe, çok geniş bir alanda konuşulan bir dildir. Gittiğim birçok ülkede Türkçe sayesinde kurduğumilişkilerin sıcaklığını hâlâ içimde duyarım. Örneğin, 1988 yılında New York’tan Minneapolis’e uçuyordum.Yanımdaki koltuğa müzik dinleyen bir genç oturdu. Bir ara bana dönerek “Hi! How are you?” (Merhaba.Nasılsın?) diyerek konuşmaya başladı. Türk olduğumu öğrenince “Yeah, ben de Türküm yahu.” diyerekomzuma bir tokat atmaz mı? Türkçeyi az biliyordu. “Türkiye ile ilgili ne biliyorsun?” deyince “Tahin pekmez, tahin pekmez” diye haykırdı. İkimiz de kendimizi tutamayarak kahkahayı basmıştık.1993 yılında bir davet üzerine gittiğim Sidney’de bir alışveriş merkezini geziyordum. Oradan geçen Türklerle tanışmış, saatlerce tatlı tatlı sohbet etmiştik. Sadece Sidney’de mi? Hiç unutmam, 1995 yılında trenle Berlin’e gidiyordum. Karşımda yaşlı bir şahıs oturuyordu. “Yakın zamana kadar Gürcistan’da oturuyordum.” diye söze başlamıştı. Gürcistan’da asırlardır yaşayan Alman azınlıklardanmış. Almancanın yanında hangi dilleri konuştuğunu sorunca Gürcüce, Azerice, Kazakça ve Rusça diye sıralamıştı. Şaşırdığımı görünce bana açıklamak zorunda kaldı: “İkinci Dünya Savaşı’na kadar Gürcistan’da kendi köyümüzde yaşıyorduk. Çevremizde hep Azeri köyleri olduğuiçin Gürcücenin yanında Azerice de öğrenmiştim. Ancak savaştan sonra tüm köy Kazakistan’a göç etti. Orada da Kazakçayı öğrendim. Yıllar sonra tekrar köyü müze dönmemize izin verdiler.” Almancayı bırakıp, konuşmamıza Türkçe olarak devam ettik. Yaşlı şahıs, “Aslında Kazakça da Türkçedir. ‘Yumurta’ yerine ‘cumurta’ dersen olur biter.” dedi. Ben “Oralardan bir şey özlüyor musunuz?” diye sorunca yaşlı adamın gözleri doldu. “Özlemem mi heç, kadim dostluk özlemişem men.” demişti. Berlin’e gelince birbirimize baba oğul gibi sarılıp ayrılmıştık.Son zamanlarda üniversitemize Kazakistan’dan, Özbekistan’dan öğrenciler gelmeye başladı. Türkçe ile çok güzel ilişkiler kuruyoruz. Özbek öğrencimiz Hamburg’a staja gitmişti. Stajını tamamladıktan sonra beni ziyaret ettiğinde: “Hocam, ne güzel. Hamburg hep kardeşlerimizle dolu, kendimi hiç yabancı gibi hissetmedim.” demişti.Hollandacayı ve Türkçeyi ana dili gibi konuşan binlerce gencimiz var. Son yapılan araştırmalar, göçmen çocuklarının üniversite ve yüksek okullara gitme oranının arttığını gösteriyor. Birçok dil uzmanı da ana dilin kişinin gelişmesi için çok önemli olduğu görüşündedir.
Türkçe bilmek, Avrupa Birliği’nin Türkiye ile gelişen ticari ilişkilerinde önemli bir rol oynayabilir.Avrupa’da yetişen gençler, Avrupa ile Türkiye arasındaki ticari ilişkilerde bir köprü vazifesi görebilirler. Üstelik Türkçe bilmek, şirketlerin Orta Asya ülkeleri ile ilişkilerinde de yararlı olabilir. Geçenlerde bir öğretmen dostum anlatmıştı: Türkiye ile büyük ticari ilişkileri olan bir şirkete yönetici alınacakmış.Birçok başvurunun içinden Türkiye ile olan ilişkileri sebebiyle Türk adayı seçmişler.Mehmet Akşit
Saturday Jun 17, 2023
Dil Bilir misin? / Karagöz ve Hacivat / Traditional Turkish Shadow Play
Saturday Jun 17, 2023
Saturday Jun 17, 2023
Dil Bilir misin?
Karagöz: Susss! İşte Hacivat geliyor. Ben şuraya saklanayım. Bakalım Hacı Cavcav sizlere neler söyleyecek?(Gider.)Hacivat : Yâr bana bir eğlence, Severim sevilince, Karagöz’üm gelince, Oynarım bir delice.Karagöz: Karagöz’üm gelince, yersin kafana bir kepçe!(Kavgaya tutuşurlar.)Hacivat : (Kavga biter.) Vay sıkılmaz vay! Benden utanmıyorsan, bari şu misafirlerden utan! İnsan, böyle bir günde kavgaya neden olur mu? Şuraya gülüp eğlenmeye geldik.Karagöz: Ne eğlenmesi, düğün mü var, bayram mı?Hacivat : Bayram var ya bayram! Okuma Bayramı.Karagöz: Ne bayramı?Hacivat : Okuma Bayramı dedim ya!Karagöz: Ayyy! Şu kocaman çocuklar okumayı yeni mi öğreniyorlar? Ayol, Okuma Bayramı ilkokulun birinci sınıfında yapılır.Hacivat : Bugünkü bayram Almanca kursuna devam edip Almanca okuma yazma öğrenen çocukların bayramı.Karagöz: Yaa, demek bunlar Almanca öğreniyorlar.Hacivat : Tabi ya! Hem de öyle güzel öğreniyorlar ki! Karagöz’üm sen dil bilir misin?Karagöz: Bilirim.Hacivat : Hangi dilleri?Karagöz: Sığır dili, koyun dili, manda dili... Haşlamaları bir güzel olur ki!
Hacivat : Öyle değil Karagöz’üm.Karagöz: Ya nasıl?Hacivat : Yabancı dil, yabancı!Karagöz: Evdekilerin dili çekilmiyor da nerede kaldı yabancıların dili! Hele bir dilleri ötmeye görsün, vallahi arı gibi sokarlar insanı!Hacivat : Canım öyle değil. Yani Almanca, Fransızca, İngilizce bilir misin?Karagöz: Bilirim.Hacivat : Konuş bakalım.Karagöz: Anca, manca, tanca, fanca...Hacivat : O ne biçim konuşma birader, hangi dille konuşuyorsun?Karagöz: Sen anlamazsın, buna kuş dili derler.Hacivat : Öyle dil olmaz Karagöz’üm. Her dilin bir kuralı, bir edebiyatı var. İnsan, yabancı bir dil öğrenmeli.Karagöz: Öğrenip de ne olacak?Hacivat : Karagöz’üm, bir dil bilen bir insan, iki dil bilen iki insan, üç dil bilen üç insan olur.Karagöz: Üçü de birbirine benzer mi?Hacivat : Neyin?Karagöz: İnsanların, canım...Hacivat : Öyle değil Karagöz’üm, insan ne kadar çok dil bilirse o kadar bilgili olur, değerli olur. Ünlü kişilerin hepsi birkaç dil bilir.Karagöz: Sahi ya, bak biz bir adam bile olamadık!Hacivat : Sen de Almanca kursuna yazılmış olsaydın şimdi biraz Almanca öğrenmiş olurdun. Tatilde kendi kendine çalışır, bu sene açılacak kursa da devam ettin mi öğrenir giderdin.Karagöz: Ahdim olsun, bu sene kurs başlar başlamaz hemen kursa kaydolacağım.Hacivat : Ben de yazılacağım. Beraber öğreniriz. Arada sırada oyunumuzu Almanca oynarız.Karagöz: Olur, Hacivat’ım, olur.Hacivat : Haydi şimdi hoşça kal. Kursta görüşürüz.
About Us
Nile Learning Center was established in Egypt in 1998 with the permission of the Egyptian Ministry of National Education. There are two branches of the center for men and women in one of the modern districts of Cairo, Nasr City. For more information please visit our website:
www.nilecenter.org