Turkish Stories for Turkish Learners
By following these podcasts, you can improve your Turkish language. Equip your headphones and listen to these podcasts in your free time, even while walking, sleeping, driving, cycling, and more. These podcasts will be beneficial in your understanding of the Turkish language. We advise all who learned Turkish at the basic level.
Episodes
Wednesday Mar 30, 2022
Dolmuş / Turkish Stories B1
Wednesday Mar 30, 2022
Wednesday Mar 30, 2022
Turkish Stories for Learner Turkish
Dolmuş
Yaşlı kadın, yağmura aldırış etmeden sağa sola koşuyordu. Yanına gelerek:
– Ne oldu teyzeciğim, bir derdiniz mi var, dedim.
Sıcak bir tebessümle:
– Buraların yabancısıyım, evladım. Hastane tarafına gidecek bir araba arıyorum, dedi.
– Biraz beklerseniz aynı arabaya binebiliriz. Oraya geldiğimizde size haber veririm, dedim.
Teşekkür ederek yanıma yaklaştı ve küçük bir çocuk gibi şemsiyemin altına girdi.
– Torunlarımdan biri menenjit geçirdi. Ziyaret saati bitmeden ulaşmak istemiştim, diye devam etti.
Saate baktıktan sonra “20 dakikanız var.” dedim.
Durağa herkesten önce gelmiştik. Dolmuşa rahatça bineriz diye düşünüyordum. Ancak dolmuş durağa yaklaştığında, arkamızda duran 4-5 kişinin bir anda arabaya hücum ettiğini gördüm.
Arabaya binen ve arkadaş oldukları anlaşılan adamlara:
– İlk önce biz gelmiştik. Sırayı bozmaya hakkınız var mı, dedim.
Ön koltukta oturan adam:
– Hak istiyorsan Hakkari’ye gideceksin arkadaşım, dedi.
Attıkları kahkahalarla bindikleri araba sarsılmıştı. Bu olaya çok sinirlendim:
– Ben biraz daha bekleyebilirim; ama şu yaşlı teyzenin hastaneye yetişmesi gerekiyor, dedim.
5-10 dakika sonra gelen başka bir dolmuşa bindik ve şoföre, teyzeyi hastanede indirmesini söyledim. Yaşlı kadın, hastane ziyaretinden ümitsiz görünüyordu; ama şikâyet etmiyordu. Üstelik yolda trafik de vardı.
Şoför:
– Bu yolda trafik olmazdı, sebebini anlasam iyi olacak, dedi.
Arabayı bırakıp ileriye doğru yürüdü ve biraz sonra döndüğünde:
– Bizden önce kalkan dolmuşa kamyon çarpmış, dedi.
Heyecanla:
– Bir şey olmuş mu, yaralı var mı, diye sordum.
– Herhâlde, yaralananları teyzenin gideceği hastaneye kaldırmışlar, diye cevap verdi.
Göz ucuyla yaşlı kadına baktım. Onlar için dua ediyordu.
Şoför, koltuğuna otururken kendi kendine:
– Şans işte! Sen kalk büyük bir kamyonla çarpış. Hem de Türkiye’nin öbür ucundan gelen Hakkari plakalı bir kamyonla, diye söyleniyordu.
Sunday Mar 27, 2022
Dört Tekerlek Üstünde Yirminci Yüzyıl / Turkish Stories B1
Sunday Mar 27, 2022
Sunday Mar 27, 2022
Turkish Stories for Learner Turkish
DÖRT TEKERLEK ÜSTÜNDE YİRMİNCİ YÜZYIL
Atlar, evcilleştirildikleri dönemden bu yana insanlara taşımacılık ve ulaşım konusunda yardımcı oldular. Ancak atlar yerlerini yirminci yüzyıla az bir süre kala otomobillere bıraktılar. İlk motorlu araçlar at arabalarına çok şey borçludur. Atların yerine atsız arabaların kullanılması birçok alanda yeni bir dönem başlattı.Buharla çalışan araçlar James Watt’ın 1769 yılında buhar makinesini icat etmesiyle doğdu. Yapılan araçlardan birisi de buharlı trendi. Buharlı tren kara yolu taşımacılığında yeni birdönem başlattı. Otomobil denince akla ilk gelen isimlerden biri de Karl Benz’dir. Benz, üç tekerlekli ilk arabasını 1885 başlarında yapmıştı. Otomobil kelimesi Benz’in arabasını yapmasından kısa bir süre önce ortaya atılmıştı. Benz, ilk yaptığı otomobille fabrikasının çevresindeki yolda dolaştı. Dört tur attıktan sonra araç bozuldu. Benz, yılmadan çalışmalarına devam etti. Halka açık ilk gösterisini 1885 sonbaharında yaptı. Bu gösteri de otomobilin bir duvara çarpmasıyla son buldu. İlk otomobillerin hareket etmesi, hatta kullanılması çok güçtü. Ama her yıl yeni buluşların ortaya çıkmasıyla otomobiller daha pratik hâle geldi. Kasaba ve köylere otomobillerin ilk gelişibüyük heyecan oluşturdu. Ancak atları ürküttükleri ve yolları toz ettikleri için otomobillere iyi bakılmıyordu. Otomobiller şehirlere çok büyük yenilikler getirmiştir.Asfaltlanan yollar, şehirlerin görünümünü değiştirmiş, insanların kolayca bir yerden başka bir yere ulaşması sağlanmıştır. Otomobil, şehirlerin gelişiminde iki önemli etkenden biridir. Asansör sayesinde yükselen şehir, otomobil sayesinde daha da genişlemiştir. Atların ve atlı arabaların binlerce yıllık egemenliğine son veren otomobillerin onlar kadar uzun ömürlü olup olamayacağını ise zaman gösterecektir.
Thursday Mar 24, 2022
Ücret / Turkish Stories B1
Thursday Mar 24, 2022
Thursday Mar 24, 2022
Turkish Stories for Learner Turkish
Ücret
Soğuk bir kış gecesi eve dönerken, kaldırımın orta yerinde duran genç bir adama rastladım. Derin derin nefes alıyor ve düşmemek için yanındaki elektrik direğine sarılıyordu. Vitrine bakıyormuş gibi yaparak onu seyrettim.
Otuz beş kırk yaşlarında olmalıydı. Adamın üzerindeki kıyafetler bir sarhoştan beklenmeyecek kadar temizdi. Yanından geçenlerden bazıları yüksek sesle içki içmenin kötülüğünü anlatıyordu. Bazıları da adamın bu hâline gülüyordu.
Yavaşça adamın yanına yaklaştım.
– Yardıma ihtiyacınız var mı, diye sordum.
Titreyen adamın ağzından zorla bir kelime çıkabildi.
– Hastayım...
Düşmemesi için adama sarıldım. Akşam vaktinde kesilen kar, tekrar yağmaya başlamıştı. Yavaş yavaş beyazlaşan yolda sokak köpeklerinden başka canlı kalmamıştı.
Gece yarısı olduğu için araba bulmaktan ümidimi kestiğim sırada, yanımda bir taksi durdu. Şoföre durumu anlatarak acele etmemizi söyledim. Hastayı zor da olsa arka koltuğa yatırdık ve hastanenin yolunu tuttuk. Hastaya verilen serum tamamlanana kadar başında bekledik.
Nöbetçi doktor, hastayı donmaktan kurtardığımızı söyledi. İyileşen adam, henüz konuşamadığı için, sadece gözlerimize bakıyor ve tebessüm ediyordu. Daha sonra onu şoförle birlikte tekrar arabaya bindirip evine götürdük.
Hastanın eşi, onun sık sık şeker komasına girdiğini bildiğinden çok korkmuş ve 5-6 yaşlarındaki çocuğunu da alıp sokağa çıkmıştı. Bizi görünce büyük bir sevinçle eşiyle kucaklaştı.
Saatler süren yorgunluğumuz bir anda kaybolmuştu. Bize nasıl teşekkür edeceğini şaşıran o ailenin mutluluğu karşısında gözlerimiz yaşarmıştı.
Şoföre borcumun ne kadar olduğunu sordum. Şoför, olanlar karşısında duygularını gizleyemedi.
– Böyle bir iyiliğe beni de ortak ettiğiniz için zaten borcunuzu ödediniz, dedi.
O mert adamla kucaklaştıktan sonra, gecenin soğuğuna aldırış etmeden evime yürüyerek gitmek istiyordum.
Monday Mar 21, 2022
Şişmanlığın Tedavisi / Turkish Stories B1
Monday Mar 21, 2022
Monday Mar 21, 2022
Turkish Stories for Learner Turkish
Şişmanlığın Tedavisi
Memleketin birinde, Ahmet adında çok zengin bir adam yaşarmış. Fabrikaları, apartmanları, iş merkezleri ve hesabını bilmediği paraları varmış. İştahı da yerindeymiş. Kısa sürede şişmanlamış. Zayıflamak için gitmediği doktor kalmamış. Avrupa ülkelerine ve Amerika’ya gidip binlerce dolar harcadığı hâlde, bir türlü zayıflayamıyormuş. Bu duruma çok üzülüyor, üzüldükçe stresi artıyor, stresi arttıkça iştahı açılıyor ve şişmanlıyormuş. Dolayısıyla hiç mutlu değilmiş. Bir gün bir işçi gelip, “Efendim!” demiş. “Ben size zayıflatabilirim. Ancak bunu yapabilmem için, bir geceliğine benim misafirim olmanız gerekiyor.” “Tamam!” demiş adam. “Eğer beni zayıflatırsan sana istediğini veririm.”O akşam işçinin evine yalnız giden adam, çok zengin bir sofra ile karşılaşmış. Yiyip içtikten sonra da hemen uyuyuvermiş. Çünkü işçi, yemeklerin içine uyku ilacı koymuş. Uyuttuğu zengin adamın elbiselerini çıkaran işçi, önceden hazırladığı madenci elbiselerini ona giydirmiş. Sabah uyanan adam kendini tahta bir barakada bulmuş. İçeri giren birisi: “Haydi bakalım! Neden hâlâ buradasın? Çabuk madene!” demiş.Adam kendini tanıtmak istemiş; ama dinletememiş. Aldığı sert cevaptan sonra, çaresiz madene inmiş. Aşağıda ise bir başka adam bağırmış: “Oradabekleyeceğine, çabuk şu kazmayı alıp çalış!” Bir dağ başında olan bu maden aslında kendisine aitmiş; ancak bunu kimseye anlatamıyor, kimse de onu dinlemiyormuş. Çünkü herkes harıl harıl çalıştığından, kimsenin kimseyi dinleyecek vakti yokmuş. Kendisini buraya getiren işçi de ilgilenmiyormuş onunla. Madenden dışarı çıkması yasakmış. Köleler gibi durmadan çalışıyormuş. Çok yorulduğu için her gün tıka basa yemek yiyormuş. Ama şişmanlamak bir yana, gittikçe zayıflıyormuş. Bu madende tam bir ay çalışan zengin adam, sonunda incecik bir adam olup çıkıvermiş. Aradan bir ay geçtikten sonra kendisini buraya getiren işçi ile karşılaşmış. Akşam olunca beraber yiyip içmişler. Zengin adamın yemeğine bir kez daha uyku ilacı koyan işçi, onu uyuttuktan sonra, üzerindeki madenci elbiselerini çıkarıp önceki elbiselerini giydirmiş. Sabah olunca uyanan adam, kötü bir rüya gördüğünü düşünüyormuş; ama uykuda nasıl zayıfladığını bir türlü anlayamıyormuş.
Friday Mar 18, 2022
Yunus Diye Bir Çocuk / Turkish Stories B1
Friday Mar 18, 2022
Friday Mar 18, 2022
Turkish Stories for Learner Turkish
Yunus Diye Bir Çocuk
Yunus, Sarıköy’de dünyaya geldi. Zekâsı ve güzel ahlakıyla örnek bir çocuktu. Onun ağzından kötü söz çıktığını duyan olmamıştı. Kendisinin olmayan hiçbir şeyi almazdı. Bazı köylüler, yolda gördükleri zaman onun arkasından bakarak:
– Allah nazardan saklasın! Şu çocuğun büyümüş de küçülmüş bir hâli var, derlerdi. Köyde herkes Yunus’u çok severdi. O da küçüklerini sever, büyüklerine saygı gösterirdi. Hayvanlara bile kötü davrandığını gören olmamıştı.
Küçük Yunus, babasının yanından ayrılmaz, tarla işlerinde ona yardım ederdi. Ailesine karşı sorumluluklarını en iyi şekilde yerine getirirdi. Hayvanları çok sever, onları incitmezdi.
Yunus, öğrenim çağına geldiğinde köyün öğretmeninden ders aldı ve varlıkları sevmesi gerektiğini anladı. Büyüklerini saymanın, küçüklerini sevmenin önemini kavradı.
Boş zamanlarında evlerinin yakınındaki ağacın altına otururdu. Kuş seslerini dinler, dağlara ve gökyüzüne bakardı. Çiçeklerin açmasını, kelebeklerin uçmasını, mevsimlerin değişmesini düşünürdü.
Yunus, güzel düşünüyor ve her şeyi güzel görüyordu. En kötü günlerinde bile mutlu olmasını biliyordu.
Tuesday Mar 15, 2022
Dünyayı Kucaklayan Sevgi Seli: Mevlana / Turkish Stories B1
Tuesday Mar 15, 2022
Tuesday Mar 15, 2022
Turkish Stories for Learner Turkish
Dünyayı Kucaklayan Sevgi Seli: Mevlana
Sevgide güneş gibi ol,Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol,Hataları örtmede gece gibi ol,Tevazuda toprak gibi ol,Öfkede ölü gibi ol,Her ne olursan ol,Ya olduğun gibi görün,Ya göründüğün gibi ol.Kötü yaratılışlı kişiye ilim ve fen öğretmek, yol kesen eşkıyanın eline kılıç vermeye benzer.Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.Mevlânâ Celaleddin Rumi13. yüzyılda yaşamış bir âlim olan Mevlânâ Celaleddin Rumi, hoşgörüsü ve insan sevgisi ile tüm insanlığa örnek olmuş, yazdıkları ve söyledikleriyle yüzyıllar ötesine ulaşabilmiştir. O, her dilden, her dinden, her renkten insanı kucaklamasını bilmiş, insanlığın hoşgörü ve sevgi sembolü olmuştur. Bugün hâlâ düşünceleri yaşamakta, insanlığa yol göstermektir. Savaşların yaşandığı 21. yüzyıl dünyasında Mevlânâ hoşgörüsüne tüm dünyanın ihtiyacı vardır. Konya’dan dünyaya asırlar boyu dalga dalga yayılan, ümitsizliğe kapılanlara “Yine de gel... Yine de gel... Ne olursan ol yine de gel!” diyerek sevgiyle seslenen Mevlânâ, bugün özellikle ABD, Kanada, Fransa, Hollanda gibi ülkelerde çok sayıda seveni vardır.İşte insanlığa ahlakı, ilmi, sevgiyi öğreten Mevlânâ’nın hayatından ders alınması gereken bir olay...ŞU ALTINLARI ÇAMURA ATINGünlerden bir gün dönemin sultanı Mevlânâ’ya bir miktar altın göndermişti. Mevlânâ’nın öğrencilerinden biri altınları alıp Mevlânâ’ya verince, Mevlânâ öğrencisine döndü ve, “Beni gerçekten seviyorsanız bu altınları dışarıdaki çamurun içine atınız!” dedi.Öğrencisi, Mevlânâ’nın bu isteğini hiçbir soru sormadan yerine getirdi. Bu olayı gören bazı kimseler, altınları toplamak için hiç vakit kaybetmeden çamurun içine daldılar.Adamların elbiseleri, yüzleri çamurdan görünmez hâle geldi. Mevlânâ, öğrencilerine onların bu hâllerini göstererek; “Bu altınlar, şu gördüğünüz insanların elbiselerini kirlettiği gibi, bizim de kalbimizi kirletir. Bunun için dikkat edilmesi gereken nokta, hırs yapmadan kanaat üzere bulunmaktır. Gerçek zenginlik ise ilim ve güzel ahlaksahibi olmaktır.” buyurdu.
Saturday Mar 12, 2022
Sonbahar / Turkish Stories B1
Saturday Mar 12, 2022
Saturday Mar 12, 2022
Turkish Stories for Learner Turkish
Sonbahar
Meltem, rüzgârlı bir havada pencereden dışarıyı seyrediyor, bir yandan da kendi kendine söyleniyordu: “Şu sonbaharı hiç sevmiyorum. Yaprakları döküyor, çiçekleri kurutuyor, toprakları havada uçuruyor. Rüzgârın şiddetinden dışarıya çıkamıyoruz. Keşke hiç sonbahar olmasa...”
Annesi Fatma Hanım, kızının söylediklerini duymuştu. Yanına yaklaştı ve:
– Kızım! Neden sonbaharı sevmiyorsun, diye sordu. Meltem, yaprakları gösterdi.
– Anne! Baksana ilkbaharın ve yazın güzelliğini yok ediyor, dedi.
Annesi:
– Peki kışı da mı sevmiyorsun, diye sordu.
– Tabii ki seviyorum.
– Her yer bembeyaz oluyor. Kartopu oynuyoruz. Kayak yapıyoruz. Kış hiç sevilmez mi anne, dedi. Annesi devam etti:
– Peki, kızım! Dört mevsimden üçünü seviyor; sadece birini sevmiyorsun öyle mi, dedi.
Meltem:
– Evet, diye cevap verdi.
Annesi:
– Öyleyse gel seninle sonbaharı çıkartalım. Kış, ilkbahar yaz ve ardından yine kış gelsin olur mu, deyince Meltem’in yüzü güldü.
– Anne bu mümkün olabilir mi, dedi. Anne:
– Tabii kızım. Haydi şimdi gözlerimizi kapatalım ve sonbaharı yok sayalım, dedi. Meltem, gözlerini kapattı. Annesi anlatmaya başladı:
– Şimdi aralık ayındayız. Her yer bembeyaz, karla kaplı. Hava çok soğuk. Sen dışarıda arkadaşlarınla kartopu oynuyor, kayak yapıyorsun. Akşam sıcacık evimizde sobanın etrafında bir aradayız. Birbirimize masallar anlatıyoruz. Bu, birkaç ay böyle devam ediyor. Ardından güneş ortalığı ısıtmaya başlıyor, karlar eriyor. Ağaçlar çiçek açıyor. Kuş sesleri etrafa yayılıyor. Hafta sonları pikniğe gidiyoruz. Sonra hava sıcaklığı artmaya başlıyor. Evleri denize yakın olanlar denize girip serinliyor.
Köyde akrabaları olanlar köylere gidiyorlar ve taze meyveler yiyorlar. Yaz mevsimini tatil yaparak, eğlenerek mutlu bir şekilde geçiriyorlar. Derken sonbaharı çıkarttığımız için birden kış geliyor. Sıcak havalardan sonra dondurucu soğukla karşılaşıyoruz. Kışa hazırlıklı olmayanlar hastalanıyor.
Ağaçlar yapraklarını dökmeden, kış geliyor. Ağaçlar kış uykusuna hazırlanmadığı için donuyor. Bitkiler tohum bırakamadan kışa giriyor. Rüzgâr bu tohumları etrafa dağıtamıyor. Bir sonraki ilkbaharda da tohumsuz kalan topraktan rengârenk çiçekler yetişmiyor. Kışa hazırlıksız girilince diğer mevsimler de eskisi gibi renkli, cıvıl cıvıl ve güzel olmuyor. Her mevsimin kendine göre güzellikleri ve faydaları vardır kızım, diyerek sözlerini bitirdi.
Meltem:
– Teşekkür ederim, anneciğim. Demek ki her mevsimin kendine göre güzellikleri var. Bu yüzden diğer mevsimler gibi sonbaharı da sevmeliyiz, dedi.
Wednesday Mar 09, 2022
Mevsimler / Turkish Stories B1
Wednesday Mar 09, 2022
Wednesday Mar 09, 2022
Turkish Stories for Learner Turkish
Mevsimler
Dünya hem kendi hem de Güneş’in çevresinde döner. Kendi çevresindeki dönüşünü 24 saatte tamamlar. Bu süreye bir gün denir. Dünya’nın kendi çevresinde dönmesi sonucu gece ve gündüz oluşur.Dünya’nın güneş ışığı alan kısmında gündüz, güneş ışığı almayan kısmında gece yaşanır. Gece ve gündüz süreleri her zaman aynı değildir. Kış mevsiminde geceler uzun, gündüzler kısadır. Yaz mevsiminde ise gündüzler uzun, geceler kısadır. Gece, çoğu canlı için dinlenme zamanıdır.Dünya, Güneş çevresindeki dönüşünü bir yılda tamamlar. Bir yıl, 365 gün 6 saattir. Dünya’nın Güneş çevresinde dönmesi sonucunda mevsimler oluşur.Sonbahar mevsiminde havalar serin olur. Yapraklar sararır ve dökülür.Günler kısalmaya, geceler uzamaya başlar. Hava yavaş yavaş soğur. İnsanlar, kış mevsimi için hazırlık yapar. Kış mevsiminde güneş ışınları Dünya’ya eğik olarak gelir. Hava ve toprak soğur. Bu mevsimde kar yağar, sular donar. Gündüzler kısa, geceler uzun olur. İlkbaharda hava ısınmaya başlar.Ağaçlar çiçek açar. Canlılar hareketlenmeye başlar. Kış uykusunda olan hayvanlar uyanır, kırlar rengârenk olur. Kuşlar yuva yapar, çevreye neşe gelir. Bu mevsimde bol yağış görülür. Gündüzler uzamaya, geceler kısalmaya başlar.Yaz mevsiminde güneş ışınları Dünya’ya dik olarak gelir. Havalar sıcak olur. Bazı yörelerde kuraklık yaşanır. Meyveler genel olarak bu mevsimde olgunlaşır. İnsanlar yıllık izinlerini genellikle bu mevsimde kullanır, tatil yaparlar.
Sunday Mar 06, 2022
Ciğer Yahnisi / Turkish Stories B1
Sunday Mar 06, 2022
Sunday Mar 06, 2022
Turkish Stories for Learner Turkish
Ciğer Yahnisi
Canı, ciğer yahnisi isteyen Hoca, kasaptan bir kilo ciğer almış ve eve getirmiş.
– Hatun bak! Ciğer getirdim. Akşama güzel bir yahni pişir de yiyelim, demiş.
İşi çıkan Hoca evden ayrılmış. Kadın, ciğeri doğramış ve pişirmiş. Kokuyu alan komşu kadınlar, Hoca’nın evine gelmişler. Kadınlar pişen ciğeri Hoca’nın karısıyla beraber afiyetle yemişler.
Gün boyu ciğer yahnisini düşünen Hoca, akşam eve gelmiş.
– Hatun, çok acıktım. Çabuk ciğeri getir, demiş.
Karısı, sofrayı kurmuş; ama ciğer yokmuş. Bu duruma Hoca’nın canı çok sıkılmış.
– Önce ciğeri getirsene, demiş.
Kadın, ciğeri komşu kadınlarla yedik, diyememiş. Çünkü Hoca’nın kızacağını biliyormuş.
– Sorma Hoca, ciğeri kedi yedi, demiş.
Hoca, hemen sofradan kalkmış ve kediyi aramaya başlamış. Kediyi yakalamış ve karısına:
– Ciğeri bu kedi mi yedi, demiş.
– Evet, demiş karısı.
Hoca, karısından teraziyi istemiş. Karısı, bu işe çok şaşırmış. Hoca, kediyi tartmış. Bakmış kedi bir kilo.
Karısına:
– Ciğer bir kiloydu. Kedi de bir kilo geliyor. Öyleyse ciğer nerede? Eğer ciğer bu ise kedi nerede, demiş.
Thursday Mar 03, 2022
Çikolata / Turkish Stories B1
Thursday Mar 03, 2022
Thursday Mar 03, 2022
Turkish Stories for Learner TurkishÇikolata
Çikolatayı sevmeyen çocuk var mıdır? Herhâlde yoktur. Yalnızca çocuklar değil, yetişkinler de çikolatadan çok hoşlanırlar. Çikolata, yediden yetmişe herkesin sevdiği bir yiyecektir. Peki ya çikolata olmasaydı? Dünyadaki bütün çikolatalar birdenbire kaybolsaydı. Sütlü, fındıklı, fıstıklı çikolatalar ve çikolatalı dondurmalar yeryüzünden silinseydi... Hayat ne kadar tatsız olurdu bir düşünsenize. Aslında çikolatanın geçmişi çok da eski değildir. Hayatımıza yalnızca birkaç yüzyıl önce girmiştir.Kristof Kolomb, Amerika kıtasını keşfettiği zaman birçok şeyi ülkesine götürmüştü. Bunlar arasında kakao çekirdekleri de vardı. Çikolatanın ana maddesi olan kakao, Avrupa’da yetişmiyordu ve bilinmiyordu. Kakaoyla ilk tanışan Avrupa ülkesi İspanya oldu. İspanya’da sıvı çikolata, sıcak olarak içiliyordu. İspanyollar bu içeceğin lezzetindeki sırrı yaklaşık yüzyıl sakladılar. Bu sır daha sonra Fransızlar tarafındanöğrenildi. İngilizler çikolataya süt ekleyerek onu daha da zenginleştirdiler. Günümüzde çikolata üretimi epeyce gelişmiştir. Yeni çikolata türleri ortaya çıkmıştır. Çikolata aynı zamanda bir enerji deposudur. Bundan dolayı sporcular yarışmalardan önce çikolata yerler. Çikolatanın kalori değeri de oldukça yüksektir. Bir kilo çikolatada 5280 kalori varken, peynirde 4000 kalori, ette ise 1470 kalori vardır. Siz de yapacağınız maç öncesi çikolata yiyebilirsiniz. Çikolata yerken aşırıya kaçmayın. Başka yiyeceklerden de enerji elde edebileceğinizi unutmayın.
Kendini Test Et. İnteraktif Videoları İzle - Takip et - Düşün - Bilmediğin kelimeleri araştır - sorulara cevap ver - Çikolata: https://nilecenter.org/turkce-ogreniyorum-b1-ders-5/
About Us
Nile Learning Center was established in Egypt in 1998 with the permission of the Egyptian Ministry of National Education. There are two branches of the center for men and women in one of the modern districts of Cairo, Nasr City. For more information please visit our website:
www.nilecenter.org