
Turkish Stories for Turkish Learners
By following these podcasts, you can improve your Turkish language. Equip your headphones and listen to these podcasts in your free time, even while walking, sleeping, driving, cycling, and more. These podcasts will be beneficial in your understanding of the Turkish language. We advise all who learned Turkish at the basic level.
Episodes

Monday Dec 19, 2022
Erzincan Depremi / Turkish Stories A2
Monday Dec 19, 2022
Monday Dec 19, 2022
Tarih 13 Mart 1992 günlerden cumaydı. Saatler 19:08’i gösterdiğinde Erzincan'da bir büyük bir deprem meydana geldi. Deprem 6,8 şiddetinde idi. Bu deprem Erzincan'da meydana gelen altıncı büyük depremdi. Maalesef depremde 653 kişi öldü. 3850 kişi de yaralandı. Binlerce bina esi yıkıldı veya hasar gördü. Depremden hemen sonra kurtarma çalışmaları başladı. Depremden mucizevi şekilde kurtulanlar vardı. Bunlardan biri de Nurcan Eraslandı. Nurcan Eraslan o zaman 22 yaşındaydı. Bir hastanede hemşire olarak çalışıyordu. Deprem olduğunda hastanenin beşinci katındaydı. Depremde binlerce bina ile birlikte hastane de yıkıldı ve Nurcan enkaz altında kaldı. Depremden sonra arama kurtarma ekipleri Nurcan hemşireye tam 9 gün sonra enkaz altından çıkardı. Bu süre boyunca Nurcan sadece yağmur suyu içerek hayatta kalmayı başardı. Nurcan hemşireye hemen hastaneye götürdüler. Tedavisi günlerce sürdü. Böyle bir afetten ucuz kurtulmuştu. Hayat her şeye rağmen devam ediyordu.

Thursday Dec 15, 2022
Okumanın Değeri / Turkish Stories C1
Thursday Dec 15, 2022
Thursday Dec 15, 2022
Okumanın Değeri
Okumayı alışkanlık hâline getirmek bugünkü okulun ve eğitimin başlıca amacıdır. Bütün eğitim ve öğretim kurumları, çeşitli araçlarla bu amacın gerçekleşmesine çalışmaktadır. Çünkü sadece bireylerin gelişmesi için değil, ulusların kalkınma ve yükselme davasında da bu nokta, ihmal edilmeyecek bir gerçektir.
Okumak gibi soylu bir hareketten, kitap gibi iyi bir arkadaştan kim vardır ki kendini uzak tutsun, yararını ve gerekliliğini inkâr etsin? Muhakkak ki iyi memur, iyi işçi, iyi tüccar, iyi sanatçı… kısacası iyi vatandaş, daha çok okumuş ve okuyan kimseler arasından çıkmıştır ve çıkacaktır.
Hoace Mann (Hos Man), okumanın gücünü şöyle anlatır: “Eğer mümkün olsaydı her karış toprağa buğday eker gibi kitap ekerdim.”
Kitap, ruh dengesini sağlayan bir araç, bir teselli ve huzur kaynağı olduğu kadar uygar ve teknik bir gerekliliktir de. Bunun içindir ki toplumlar, uygarlık yolunda ilerledikçe kitaptan uzaklaşmak şöyle dursun, ona yaklaşmakta, ondan ayrılamamaktadır. Bir zamanlar sinema, radyo, televizyon gibi teknik araçlar karşısında kitabın gözden düşeceğini ileri sürenler görüldü ise de yıllar sonra anlaşıldı ki kitap için bir tehlike söz konusu değildir. Kitap hiçbir zaman değerini kaybetmeyecektir.
Artık herkesçe benimsenmiştir ki bir insanın kültür ve bilgi düzeyini sadece gördüğü öğrenim derecesiyle değil, okuldan sonra, okuduğu kitaplarla ölçmek mümkündür. Çünkü hayatta, bir iş, bir meslek adamı olarak yapılan okuma, hayat için okumadır.
Zoraki ve baskı altında olmayarak yapılan bir okuma, elbette daha verimlidir, daha anlamlıdır ve bir ihtiyacın karşılığıdır. Bu nitelikteki bir okuma insana araştırma, bulma ve bunları birleştirme zevki verir.
İşte bütün sorun, bu geliştirici ve planlı okumayı okul sıralarında alışkanlık hâline getirebilmektir. Okuma alışkanlığı olan bir çocuk ise hızlı okuma yeteneği kazanarak kolaylıkla yeni bilgiler edinmenin, anlamanın, hissetmenin zevkini tadacak; okurken sıkılmayacaktır. Okudukları sayesinde kelime hazinesi zenginleşmiş olacağından sözlü ve yazılı anlatımda da güçlük çekmeyecektir.
Okuma; önce harf yığınları üzerinde mekanik bir çalışma, sonra da onların altındaki gizli anlamları kavrama demektir.
Okuduklarımızdan yararlanabilmede; hızlı okumanın ve tekrarlamanın önemi büyüktür. Ağır giden bir okumadan bazen hiçbir şey anlamak mümkün değildir. Okumaktan zevk alabilmek için hızlı okumak ve okuma tekniğini bilmek gerekir.
Kekeleyerek ve karmakarışık konuşarak okuldan çıkan bir çocuk, hayatta okuma zevkini tadamayacağı gibi bildiğini de unutacaktır.
Bir eseri tekrar okumak, ilk okumada görülemeyen, sezilemeyen yerleri görmek ve kavramak bakımlarından önemlidir. Kitap, dersini her zaman tekrarlamaya hazır bir öğretmen olduğuna göre her başvuruşumuzda bize yeni bir şeyler öğretecektir.
Enver Naci GÖKŞEN

Monday Dec 12, 2022
Evde Hayvan Besliyor musunuz? / Turkish Stories A2
Monday Dec 12, 2022
Monday Dec 12, 2022
Benim adım Yusuf. 16 yaşındayım. Hafta sonlarını çok seviyorum. Çünkü hafta sonları köpeğimle ilgileniyorum. Onun adı Karabaş. Karabaş çok sevimli bir köpektir. Evimizin bahçesinde kulübede yaşıyor. Gezmeyi çok seviyor. Bu yüzden onu sık sık gezdiriyorum. Ben köpeğimi çok seviyorum. Benim en iyi arkadaşım Mert. Mert kuşları çok seviyor kafeste muhabbet kuşu besliyor. Onun iki tane muhabbet kuşu var. Kuşlardan biri sarı diğeri mavi renkli. Mert Kuşlarına çok iyi bakıyor. Her gün onlara yem ve su veriyor. Ayrıca onlara konuşmayı öğretiyor. Onun Kuşları çok güzel ötüyor. Bizim komşumuz Ali Bey ise evinde kedi besliyor kedileri çok seviyor. Onun 3 tane çok şirin kedisi var. Biri beyaz diğer ikisi siyah renkli. Kediler köpekleri hiç sevmiyorlar. O yüzden ben karabaşı onların evine götürmüyorum.

Thursday Dec 08, 2022
Anlatamam Derdimi Dertsiz İnsana / Aşık Veysel ŞATIROGLU / Turkish Poetry C1
Thursday Dec 08, 2022
Thursday Dec 08, 2022
Anlatamam Derdimi Dertsiz İnsana
Anlatamam derdimi dertsiz insana
Dert çekmeyen dert kıymetin bilemez
Derdim bana derman imiş bilmedim
Hiçbir zaman gül dikensiz olamaz
Gülü yetiştirir dikenli çalı
Arı her çiçekten yapıyor balı
Kişi sabır ile bulur kemâli
Sabretmeyen maksudunu bulamaz
Ah çeker aşıklar ağlar zarınan
Yüce dağlar şöhret bulmuş karınan
Çağlar deli gönül ırmaklarınan
Ağlar ağlar gözyaşların silemez
Veysel günler geçti yaş altmış oldu
Döküldü yaprağım güllerim soldu
Gemi yükün aldı gam ilen doldu
Harekete kimse mani olamaz
Aşık Veysel ŞATIROGLU

Monday Dec 05, 2022
Diyet yapmalı mıyım? / Turkish Stories A2
Monday Dec 05, 2022
Monday Dec 05, 2022
Betül: Burcu öğle yemeğine her zaman burada mı yiyorsun?
Burcu: Evet hafta içi hep buraya geliyorum.
Betül: Ne alacaksın?
Burcu: Ben kendime hamburger ve patates kızartması alacağım. İçeceklerden de kola.
Betül: Hamburger patates kızartması ve kola ama bunlar sağlıksız değil mi?
Burcu: Evet doktorlara göre bu tür hazır yemekler sağlıksız ama ben yine de yiyorum. Çünkü bana çok lezzetli geliyor. Sana da hamburger ve patates kızartması alalım mı?
Betül: Hayır ben onları yiyemem. Çünkü diyet yapıyorum. Doktor uygulamam için bir diyet listesi verdi. Kilo probleminden kurtulmam lazım.
Burcu: Doktor ne tür yiyecekler tavsiye etti.
Betül: Sebze ve beyaz et tavsiye etti.
Burcu: Zayıflamak için başka neler yapıyorsun?
Betül: Sabahları bir saat yürüyüş yapıyorum.

Thursday Dec 01, 2022
Otuz Beş Yaş / Cahit Sıtkı TARANCI / Turkish Poetry C1
Thursday Dec 01, 2022
Thursday Dec 01, 2022
Otuz Beş Yaş
Yaş otuz beş, yolun yarısı eder.Dante gibi ortasındayız ömrün.Delikanlı çağımızdaki cevher,Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var?Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?Ya gözler altındaki mor halkalar?Neden böyle düşman görünürsünüz,Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!Hangi resmime baksam ben değilim.Nerde o günler, o şevk, o heyecan?Bu güler yüzlü adam ben değilim;Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;Hatırası bile yabancı gelir.Hayata beraber başladığımızDostlarla da yollar ayrıldı bir bir,Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!Geç fark ettim taşın sert olduğunu.Su insanı boğar, ateş yakarmış!Her doğan günün bir dert olduğunu,İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı, nar kırmızı, sonbahar!Her yıl biraz daha benimsediğim.Ne dönüp duruyor havada kuşlar?Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim?Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında,Uyudun uyanmadın olacak.Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?Bir namazlık saltanatın olacak,Taht misâli o musalla taşında.
Cahit Sıtkı TARANCI (1910-1956)

Monday Nov 28, 2022
Tayland Su Festivali / Turkish Stories A2
Monday Nov 28, 2022
Monday Nov 28, 2022
Benim adım Kasem. Ben Taylandlıyım. Bizim şehrimizde birçok Festival kutlanır ama şehrimizdeki en popüler festival su festivalidir. Bu Festivali nisan ayında kutlarız. Festivalden önce evleri ve sokakları süsleriz. Festival kutlamaları 3 gün sürer 3 gün boyunca herkes tatil yapar ve festivalde eğlenir. Festivalde birçok eğlenceli etkinlikler olur. Kumdan heykeller yapmak dans gösterileri ve su savaşı gibi...Bence festivaldeki en eğlenceli etkinlik su savaşıdır. Turistler de ve en çok su savaşını severler. Sizde fırsatınız olursa Tayland’a gezmeye gelin ve bu festivale mutlaka katılın. Eminim çok eğleneceksiniz.

Thursday Nov 24, 2022
Köroğlu Destanı / Turkish Stories C1
Thursday Nov 24, 2022
Thursday Nov 24, 2022
Köroğlu Destanı
Bir söylenişe göre, Tokat köylüğünden olan Yusuf, Bolu Beyinin seyislerinden biri idi. Yıllardan bir yıl at cambazları Bolu pazarına geldiklerinde Beye haber saldılar;
-Buyursun beğendiği atı alsın, dediler.
Bolu Beyi at beğenmeye seyis Yusuf'u yolladı. Yusuf attan iyi anlardı:
-Var, bir yağız at beğen getir, dedi.
Yusuf, pazara vardı, bir at seçti. Üstüne bindi. Dağın yolunu tuttu. Ne var ki, Sünbülpınar'a geldiklerinde at direndi. Seyis ne ettiyse at dereyi geçmedi. Yusuf geri döndü, başka bir yağız at seçti. O da Sünbülpınar deresini geçemeyince bu kez bir çelimsiz ata bindi. O at bir atlayışta dereyi geçti. Ama konağa geldiğinde atın çelimsizini seçtiği için Bolu Beyi, Yusuf'a çok öfkelendi. Yusuf olup biteni açık açık anlattıysa da kâr etmedi, öfkesi yatışmadı. Bey, cellâtları çağırdı, Yusuf'u gösterdi:
-Tez bu adamın gözlerini oyun, dedi. Sonra da getirdiği uyuz ata bindirip koyuverin, gidebildiğince gitsin, dedi.
Cellâtlar, Bolu Beyinin emrini yerine getirdiler. Gözlerini oyduktan sonra Yusuf'u çelimsiz ata bindirip yola saldılar. Onu kaderiyle baş başa bıraktılar.
Yusuf, yüreğinden: Hey ulu Allah’ım, beni köyüme kavuştur, diye dua eder. Allah, kör Yusuf’un duasını, yakarışını kabul eder.
Çelimsiz at günün birinde onu köyüne ulaştırdı. Konu komşusu Yusuf'u tanıdı. Başından geçeni dinleyince ona çok üzüldüler.
Yusuf'un delikanlılık çağında bir oğlu vardı. Adına Ruşen Ali derlerdi. Babası, kör olup köye geldikten sonra ona Köroğlu demeye başladılar, asıl adı unutuldu. Köroğlu, babasının kör gözlerinin acı hikâyesini öğrenince Bolu Beyine can düşmanı kesildi. Daha o gün, içinden:
-"Bolu Beyi, Bolu Beyi! Ben bunu senin yanına komam"! diye ant içti.
Yusuf da öcünü almaya kesin kararlıydı ya, asıl oğluna güveniyordu. Kör Yusuf, bir gün oğlunu yanına çağırdı:
-Şu bizim ahırın her yanını keçe ile iyice mıhla. Öyle ki, rüzgâr girecek iğne deliği kalmasın. Kır atı da orada bir yıl güzelce besle, dedi.
Oğlu, babasının dediğini yaptı.
Aradan tam bir yıl geçti. Yusuf, atı ahırdan çıkarttırdı. Oğlunu üstüne bindirip çamurlu avluda üç kere koşturdu, sonra da ayaklarını yokladı. Baktı ki, çamur yapışmış:
-Oğlum, at daha tavını almamış, bir yıl daha besle, dedi.
Yusuf, istiyordu ki at çamurun üstünden bir yel gibi uçsun, ayağına zırnık çamur bulaşmasın.
İkinci yıl atı yine denedi, bu kez beğendi:
-Tamam oğul, şimdi birlikte yola koyulalım, dedi.
Kör Yusuf, oğlunu iki yıldır beslediği ata bindirdi. Kendi de başka bir ata bindi. Yola çıktılar, yüzlerini kuzeydoğuya çevirdiler, ta Aras ırmağının kıyısına vardılar. Irmağa vardıklarında Yusuf, oğluna şunları söyledi:
-Bak oğlum, Bingöl Dağlarının karları su olup bu ırmağa dökülür. O sularla üç köpük inecek. Köpükleri görünce bana bildir ki, ben o suyu içeyim. Köpüklerden biri benim gözlerimi açacak, öteki gençliğimi geri getirecek, üçüncü köpük de Bolu Beyinden öcümü alabilmem için bana gerekli gücü verecek, dedi.
Aras'ın suları bekledikleri köpükleri art arda getirdi. Ama delikanlı babasına duyurmadan köpüklü suları kendisi içti, babasına da "istediğin su, bu sudur." diye köpüksüz su içirdi. Kör Yusuf oğlunun bir oyun ettiğini hemen sezinledi, ama üstelemedi. O köpüklerden biri, yiğitlik, biri ozanlık, biri de ölümsüzlük sağladı Köroğlu'na...
Derleyen: K. Zeki GENÇOSMAN

Monday Nov 21, 2022
İpek sineması nerede? / Turkish Stories A1
Monday Nov 21, 2022
Monday Nov 21, 2022
Ahmet: Alo Cemal İpek sineması nerede biliyor musun ?
Cemal: Evet biliyorum. Zafer mahallesinde.
Ahmet: Oraya neyle gidebilirim?
Cemal: Sen şimdi neredesin?
Ahmet: Vatan caddesindeyim.
Cemal: O zaman otobüsle gidebilirsin. Duraktan on iki numaralı otobüse bin dördüncü durakta in ve elli metre sonra bir alışveriş merkezi var. İpek sineması alışveriş merkezinin karşısında.
Ahmet: Çok sağ ol.

Thursday Nov 17, 2022
Göç Destanı / Turkish Stories C1
Thursday Nov 17, 2022
Thursday Nov 17, 2022
Göç Destanı
Uygur ilinde Hulin adında bir dağ vardı. Bu dağdan Tuğla ve Selenge adında iki ırmak çıkardı. Bir gece bu iki ırmak arasındaki bir ağacın üzerine gökten mavi bir ışık indi. İki ırmak arasında yaşayan halk bunu dikkatle takip etti. Mukaddes ışık, ağacın gövdesinde aylarca durdu. Geceleri, otuz adım çevresinde bir ışık görünüyordu. Bir gün, ağacın gövdesi yarılarak içinden beş çocuk çıktı. Bu çocuklar beş ayrı odacıkta idiler.Ağızları üstünde asılı birer emzikten süt emiyorlardı. Halk ve yöneticiler onlara büyük saygı gösterdiler. Bu çocukların en büyüğünün adı Sungur Tigin, ikincisinin adı Kutup Tigin, üçüncüsünün adı Tükel Tigin, dördüncüsü Ur Tigin, beşincisinin adı Buyu Tigin’di.Bunların, Allah tarafından gönderildiğine inanan Uygurlar, içlerinden birini hakan yapmayı düşündüler.Buyu Tigin, güzellik, zekâ ve yetenekçe öteki kardeşlerinden üstün olduğundan, onu oy birliğiyle hakan seçtiler. Büyük bir şölen yaparak tahta oturttular. Aradan uzun zaman geçti.Bir gün Uygur tahtına yeni bir hükümdar oturdu. Bu hakan, Çinlilerle yapılan savaşlara bir son vermek için oğluna, bir Çin prensesi almayı düşündü.Bu prenses, sarayını Hatun Dağı’nda kurdu. O çevrede Tanrı Dağı adında başka bir dağ ve onun batısında da Kutlu Dağ denilen büyük bir kaya vardı.Çin elçileri, bakıcılarla birlikte geldiler. Onlar kendi aralarında dediler ki: “Hatun Dağı’nın saadeti bu kayaya bağlıdır. Bu devleti zayıflatmak için onu yok etmeli.”Bunun üzerine Çinliler, prenseslerine karşılık, bu kayanın kendilerine verilmesini istediler. Yeni hakan, yurt içindeki bu taş parçasını Çinlilere kıskanmaksızın verdi.Hâlbuki bu mukaddes bir taştı. Uygur ülkesinin saadeti, bu tılsımlı taşın, Türk bütünlüğünün ve yurtseverliğinin sembolü olan kayanın yurtta kalmasına bağlı idi. O giderse, saadet de giderdi. Fakat bu, kolay götürülecek bir kaya değildi. Çok büyüktü. Onun için Çinliler kayanın etrafına odun yığıp ateş yaktılar. Taşı iyice kızdırdıktan sonra üzerine keskin sirke dökerek parçaladılar. Parçaları arabaya yükleyip birer birer Çin’e götürdüler. Bu, büyük bir olay oldu: Vatandaki bütün kuşlar, hayvanlar, kendi dilleriyle bu kayanın gidişine ağladılar. Yedi gün sonra da hakan öldü. Memleket felaketten kurtulamadı. Halk, rahat yüzü görmedi. Irmaklar kurudu. Göllerin suyu tükendi. Toprak çatladı, yiyecek vermez oldu.Nihayet Buyu Han’ın çocuklarından bir başkası yurda hakan seçildi. Onun zamanında memleketteki evcil, yabanî bütün hayvanların, bütün kuşların, bütün çocukların, hatta bütün cansızların “Göç!... Göç!... Göç!...” diye derin üzüntüyle bağırdıkları duyuldu. Uygurlar bu manevî işarete uyarak toplandılar. Yurtlarını bırakıp göçmeye başladılar. Nerede durmak istedilerse bu sesleri duydular. Nihayet, Beş Balık’ın bulunduğu yere geldiler. Orada sesler kesildi.Uygurlar da burada durup beş mahalle (beş şehir) yaptılar. Adını Beş Balık koydular, burada yaşayıp çoğaldılar.Nihat Sami BANARLIResimli Türk Edebiyatı Tarihi

About Us
Nile Learning Center was established in Egypt in 1998 with the permission of the Egyptian Ministry of National Education. There are two branches of the center for men and women in one of the modern districts of Cairo, Nasr City. For more information please visit our website:
www.nilecenter.org