Turkish Stories for Learner Turkish
HEPİMİZ BİR GÜN YAŞLANACAĞIZ
İhtiyar adam tapu dairesinden çıkarken sevinçliydi. Oturduğu evin tapusunu, oğlunun üzerine kaydettirmişti.
— Biz öldükten sonra bir sürü işlemle uğraşması gerek. Ne diye eziyet çeksin yavrum.
Oğlunun kendisini neredeyse zorla doktora götürüşü aklına geldi.
— Ne kadar çok ısrar etmişti. Sağlığıma verdiği önem kadar, ziyarete de önem verse ya!
Evine yaklaşınca yine durgunlaştı.
— Bakalım hanım ne diyecek? Gelin gelip gitmiyor diye biraz kırgın ama...
Düşünceler içinde zili çalarken, güler yüzlü olmaya çalıştı; hanımı kapıyı açtı. Gülümsemesini bozmamaya çalışarak hanımına:
— Nasılsın hanım bugün bakalım?
Kadının durgun yüzünde acı bir tebessüm dolaştı:
— Köyü özledim birden bey!
İhtiyar adam bir an yüzüne baktı hanımının.
— Sen köyü pek sevmezdin! Geçen sene bir ay kalalım demiştim de “Ben torunlarımı özlerim.” diye tutturmuştun.
Kadın, yüzünü çiçeklere doğru döndü:
— Ne bileyim ben, düşündükçe bunalıyorum buralarda. İnsan çocukluğunun geçtiği yerleri özlüyor.
Ağaçların altında, bahçelerde yürümeyi özlüyor.
— Hanım, bunca yıllık eşimsin hâlâ seni tam anladım diyemiyorum. Bir gün köye gitmem diye tutturuyorsun, bir gün de hemen gidelim diye. Dur da bugün ne oldu anlatayım.
Kadın, endişeyle baktı kocasına:
— Ne oldu, oğlanı mı gördün?
— Yok canım, nereden göreyim!
Koltuğuna oturdu, koynundaki tapu kâğıdını çıkardı.
— Bu nedir, biliyor musun?
— Hayırdır?
— Hanım, yarın ne olacağı belli olmaz. Vademiz gelir de ölürsek, oğlumuz kapı kapı uğraşmasın diye evin tapusunu onun üzerine yaptım. Hanımının tepkisini beklerken, onun yüzündeki acı gülüşü gülümseme sandı. Hanımı fısıldar gibi söylendi:
— Oğlumuz da bugün buraya gelmişti, öğleden önce.
Hanımının elindeki kapta suyu bitmişti; ama o çiçekleri sular gibi yaparak masadaki kâğıdı gösterdi:
— Şu kâğıdı getirmiş. İhtiyar adam, hanımının sesinde bir titreme hissetti; ama emin olamadı. İçindeki sevinci kaybetmemeye çalışarak masadaki kâğıda uzandı. Bir mahkeme kararı olduğunu gördü. İhtiyar adam, yakın gözlüğünü çıkardı ve içinden yavaş yavaş okudu. “Yaşı ilerlediği ve akli dengesi yerinde olmadığı doktor raporuyla tespit edilmiştir. Bütün mal varlığının oğlu tarafından idaresine karar verilmiştir.”
Resmî kâğıt, yaşlı adamın ellerinden yavaşça yere kaydı. Başını yere eğdi, kâğıda boş boş bakmaya başladı. Hanımı, gözlerini sildikten sonra çiçeklerin başından ayrılıp yanına geldi. Eşinin titreyen ellerini tuttu. İhtiyar adam, oğlunun neden kendini doktora götürdüğünü anlamıştı. Yüreğindeki sızıyı bastırmaya çalışarak:
— Yarın mı gidelim diyordun?
— Sen bilirsin bey.
— Eşyaları bir taksiye atarsak, son otobüse yetişiriz.
— Olur... Köyde zaten iyi kötü eşya var. Ben hemen hazırlanırım.
— Hazırlan. Şu kâğıdı da tapuyla beraber masaya koyuver, oğlan gelince aramasın. İhtiyar adam içinden düşünüyordu: “Dünya fani, Allah yar.”
Comments (0)
To leave or reply to comments, please download free Podbean or
No Comments
To leave or reply to comments,
please download free Podbean App.